Ana Sayfa GENEL 17 Ağustos 2020 442 Görüntüleme

Faturasız alış yapılması durumuna ilişkin/Danıştay 3.Daire Kararı

T.C.
DANIŞTAY
Üçüncü Dairesi
Esas No : 2013/12479
Karar No : 2014/718
Tarih : 24.02.2014
  • FATURANIN İBRAZ EDİLMEMİŞ OLMASI
  • FATURASIZ ALIŞ YAPILMASI
  • MALİYET KAYITLARININ DOĞRU TUTULMAMASI
  • RE’SEN TARH NEDENİ
  • VERGİ ZİYAI CEZASININ TEKERRÜR NEDENİYLE ARTIRILARAK KESİLMESİ

İÇTİHAT METNİ

ÖZET :

Yapımı gerçekleştirilen yağmur suyu drenaj kanalı inşaatı ile ilgili hakedişlerde 478.430 kg demir kullanımı olduğu halde 2004 yılında 467.738 kg demir alışı bulunduğu ve 2003 dönem sonu envanterinde demirin yer almadığı, bu durumda 10.692 kg demirin faturasız satın alındığı, ayrıca söz konusu hakedişlerde 8.659.243 m3 kum ve çakıl kullanıldığı anlaşılmasına karşın 2004 yılında kum ve çakıl alışına rastlanılmadığı, dönem başı stoklarında da kum ve çakılın yer almadığı dolayısıyla inşaat maliyetleriyle ilgili belgeleri sağlıklı olarak kanuni defterlere intikal ettirmemesi nedeniyle resen tarh sebebi olduğu sonucuna varılmıştır.

İstemin Özeti : İnşaat işi yapan davacı şirketin 2004 yılı maliyet kayıtlarının gerçeği yansıtmaması nedeniyle hasılatının yüzde yirmisi kar kabul edilmek suretiyle adına re’sen salınan kurumlar vergisi ve Ekim – Aralık dönemine ilişkin geçici vergi ile tekerrür nedeniyle artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Danıştay Üçüncü Dairesince verilen bozma kararına uyan Antalya 2. Vergi Mahkemesi 19.7.2010 gün ve E:2013/686, K:2013/812 sayılı kararıyla; davacı şirket hakkında düzenlenen inceleme raporunda, uyuşmazlık konusu dönemde yapımı gerçekleştirilen yağmur suyu drenaj kanalı inşaatı ile ilgili hakedişlerde 478.430 kg demir kullanımı olduğu halde 2004 yılında 467.738 kg demir alışı bulunduğu ve 2003 dönem sonu envanterinde demirin yer almadığı, bu durumda 10.692 kg demirin faturasız satın alındığı, ayrıca söz konusu hakedişlerde 8.659.243 m3 kum ve çakıl kullanıldığı anlaşılmasına karşın 2004 yılında kum ve çakıl alışına rastlanılmadığı, dönem başı stoklarında da kum ve çakılın yer almadığı, dolayısıyla inşaat maliyetleriyle ilgili belgeleri sağlıklı olarak kanuni defterlere intikal ettirmemesi nedeniyle resen tarh sebebi olduğu, Danıştay içtihatları doğrultusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayan davacının ilgili dönem satış hasılatı üzerinden net %20 karlılık oranı dikkate alınmak üzere dönem matrahının hesaplandığı ve bulunan matrah farkı üzerinden cezalı tarhiyat önerildiği, bu nedenle 2004 yılına ilişkin olarak re’sen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile Ekim – Aralık dönemine ilişkin geçici vergide hukuka aykırılık görülmediği, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici verginin terkin edileceği ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edileceği kuralına yer verildiğinden dava konusu uyuşmazlıkta mahsup dönemi geçen geçici verginin aranmaması gerektiği, 2004 yılı kurumlar vergisi ve geçici vergi için uygulanan vergi ziyaı cezalarına, 2006 yılı Ekim – Aralık dönemine ilişkin geçici vergi nedeniyle kesilen 5.4.2007 tarihinde tebliğ edilen ve dava konusu edilmeyerek kesinleşen vergi ziyaı cezası esas alınarak tekerrür hükmü uygulanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezası yönünden davayı reddetmiş, geçici vergi aslı ile kurumlar vergisi ve geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının vergi asıllarının bir katını aşan kısımlarını ise kaldırmıştır. Davacı tarafından, dönem kazancının tespitine ilişkin defter ve belgelerin düzenli tutulduğunu, eksik inceleme yapılarak sadece hasılat üzerinden matrah tespit edilmesinin yasaya aykırı olduğu, davalı idare tarafından ise vergi ziyaı cezasının tekerrürden kaynaklanan kısmının tarh edilen vergiler üzerinden 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 339’uncu maddesi uyarınca kesilmesinin yasaya uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR ve SONUÇ :

Dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine gerek görülmemiştir.

Mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvurularının, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebileceği, Vergi Mahkemesi kararının davacı tarafından temyiz istemine konu yapılan davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının; Dairemizin 14.2.2013 gün ve E:2011/1375, K:2013/433 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından; davalı idare tarafından temyiz istemine konu yapılan geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının bir katını aşan kısmı ile tekerrür nedeniyle %50 arttırılarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının ise dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe Dairemizce de uygun görüldüğünden taraflar temyiz istemlerinin reddine ve kararın ONANMASINA, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca nispi harç alınmasına, 24.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kaynak: palmiye yazılım mevzuat ve içtihat web uygulaması

Yorumlar