OSMAN YILMAZ
YMM
HOCA DA BENİ APTAL SANIYOR ZAHAR
HALİL KAYA; Mersin Ticaret Lisesinde 2000 yılların başlarına kadar okumuş olanlar Halil KAYA’yı tanırlar. Mal Bilgisi dersi diye çok kıymetli bir ders vardı. Halil hoca Mal Bilgisi öğretmeniydi. Bu derste madenden, tarım ürünlerine, hayvansal ürünlere, endüstriyel ürünlere, su ürünlerine yani alınıp satılır olan her türlü mal(meta)a dair bilgiler öğretilirdi. Örnek verecek olursam. Bu mal bilgisi dersini okumamış olsaydım bulmacalarda bir pamuk türü sorusuna AKALA diye şak cevaplayamazdım. Ders böylesine önemli ve öğretici bir dersdi. Dersin öğretmeni Halil KAYA da öğretmen, arkadaş, abi, kardeş, baba, mahalle esnafı karışımı bir öğretmen. Kendisi mal bilgisi öğretmeni ama muhasebeyi de iyi bilir. Hatta emekliliğinden sonra vefatına kadar muhasebeciliği sürdürdü.
HASAN ARI:Hasan abi, ki ona şu ana kadar gıyabında bile HASAN ARI dememişimdir. Yüzüne veya gıyaben hep Hasan abi derim. Hasan abi şimdiki Hayfavi İşhanı’nın dördüncü katında iki odalı birinde el yüz yıkama lavabosu olan o zamanın standartlarına göre gayet lüks sayılan ama esasen tabanında döşeli yeşil renkli halıfleks le lüksün de sınırlarını aşan bir büro. Halıfleks taban döşemesi olarak yeni yeni kullanılmaya başlanmış döşendiği zemini mübarek bir mekan haline dönüştürüyor adeta.
Yıl 1977. Halil hoca öğrencilerini gözlemler, onları kendine has ölçüleriyle ölçer, potansiyel gördüklerine de yardımcı olur, yönlendirirdi. Üniversite tercihlerinde ekonomi, işletme, muhasebe vb bölümleri niçin tercih etmem gerektiğini kendince somut örnekle gösterebilmek için beni aldı Hasan abinin bürosuna gidiyoruz. Hayatımda ilk defa asansöre biniyorum. Binanın kendisi o zamana göre çok pencereli, pırıl prıl alüminyum pervazlı. Mersin’in en lüks ilk değilse ikinci, üçüncü yapısı. Halil hocayla asansöre bindik dördüncü kata çıktık. Hasan abi hocayı saygıyla karşıladı. İçeri aldı. Baktım tertemiz halının üzerine ayakkabı ile basıyorlar. Bana çok ters geldi dışarıda bekliyorum. Bu arada da muhakeme ediyorum. Hoca muhtemelen Hasan abi ile önceden görüştüler. Ben bütün derslerimde çok iyiyim, çalışkanım. Okul birinciliği her yıl Hıdır KAYA’nın olur. İkinciliği de sürekli ben alırım. Hoca dersteki başarılarımı biliyor ama, kişiliğim, görgüm, terbiyem nasıl? Kültürel donanımımı ölçmek istiyor aman dikkatli olmalıyım diye düşünüyorum bir yandan da. Halil hoca dışarıda kaldığımı görünce
– Osman evladım gel içeriye muhasebe bürosunda neler yapılırmış. Hasan abinden bilgi alalım.
Ben artık ayakkabılarımı çıkarmaya başladım. Birini çıkarıp koydum. Bu defa Hasan abi ayakkabımı çıkarmamamı söyledi ama ben halen inanamıyorum. Böylesine tertemiz zemine tozlu, çamurlu ayakkabı ile basılması mantıklı gelmiyor. Bir terslik varmış gibi geliyor. Evim bile bu kadar temiz değilken ben evime ayakkabı ile mi giriyorum diyorum kendi kendime. Hoca beni aptal sanıyor zahar diye biraz da Halil hocaya ısrarını yakıştıramıyorum. Hasan abi ve hoca birlikte beni iknaya çalışıyor. bak biz çıkarmıyoruz. Derken ben de inanmaya inanmaya ayakkabılarımı giydim çok ayıp bir iş yapıyormuşum gibi yeşil halının üzerinde yürüyüp siyah koltuğa oturdum. Hasan abinin anlattıklarını efsane tadında dinledim, tercihlerimde etkili oldu. Hasan abiye gecikmiş teşekkürlerimi sunuyorum. Hocama rahmet diliyorum.