|
T.C.
DANIŞTAY
Dördüncü Dairesi |
Esas No |
: 2018/4774 |
Karar No |
: 2022/2159 |
Tarih |
: 04.04.2022 |
|
|
- FAALİYETLERİ OTOMOBİL KİRALAMASI OLAN FİRMALARIN BU FAALİYETLERİ KAPSAMINDAKİ KİRA FATURALARI ÜZERİNDEN HESAPLANAN KATMA DEĞER VERGİSİNİ İNDİREBİLECEKLERİ
- GERÇEK DURUM ORTAYA KONULMAKSIZIN BİNEK OTOMOBİLLERİN İŞLETME OLARAK KULLANILDIĞINDAN VE BU NEDENLE DE VERGİNİN İTFA EDİLMİŞ OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKTİĞİ VARSAYIMININ HUKİKİ DURUMU
- İNDİRİMLİ ORANA TABİ ARAÇ SATIŞLARINDAN DOĞAN İADE ALACAKLARI
- İNDİRİMLİ ORANA TABİ İŞLEMLERDEN KAYNAKLANAN KDV İADESİ SİSTEMİ
- İZLEYEN YIL İÇERİSİNDE NAKDEN/MAHSUBEN TALEP EDİLECEK İADE TUTARLARININ HESAPLANMASI
- YILI İÇİNDE MAHSUBEN TALEP EDİLECEK İADE TUTARLARININ HESAPLANMASI
- YILI İÇİNDE MAHSUP EDİLEMEYEN VERGİLERİN İADESİ
|
İÇTİHAT METNİ
ÖZET :
➤ Davacı şirketin, 2012 takvim yılında gerçekleştirdiği indirimli orana tabi teslimler nedeniyle doğan KDV iade alacağına ilişkin 2013 Kasım KDV Beyannamesi ile YMM KDV iadesi tasdik raporu kapsamında yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali ve 1.294.598,00 TL KDV iadesinin YMM raporunun vergi dairesine sunulduğu tarihi takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren tecil faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
➤ Dava dosyasının incelenmesinden; kurumsal müşterilere operasyonel araba kiralama ve ikinci el araba satış işleri ile iştigal ettiği ve şirketlerinin esas faaliyet konusu kapsamında satın almış olduğu ve 31/12/2007 tarihi itibariyle şirket aktifinde kayıtlı araçların 2012/Ocak-Aralık dönemleri itibariyle indirimli KDV oranına tabi teslimleri dolayısıyla yüklendiği ve indirim konusu edemediği 1.294.598,00 TL’nin 2013/Kasım dönemi KDV beyannamesi ile iadesinin talep edildiği, söz konusu talebin dava konusu işlem ile reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
✔ 3065 sayılı Yasa’nın indirilemeyecek katma değer vergisi başlıklı 30. maddesinin (b) işaretli bendinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisini indiremeyecekleri düzenlenmiş olmakla faaliyetleri otomobil kiralaması olan firmaların bu faaliyetleri kapsamındaki vergileri (kira faturaları üzerinden hesaplanan katma değer vergisini) indirebilecekleri, işletmelerine ait olup kiralanmayan veya çeşitli şekilde işletilmeyen, yani işletme bünyesinde kullanılan otomobillerin vergilerinin ise indirilemeyeceği düzenlendiğinden ihtilaf; ana faaliyet konusu kapsamında olan araç kiralama faaliyeti çerçevesinde, araç alımı esnasında ödenen katma değer vergisi oranının %18, kiralama süresi içinde hesaplanan ve tahsil edilen katma değer vergisi oranının %18, kira süresi sonunda araçların satışı esnasında hesaplanan ve tahsil edilen katma değer vergisi oranının ise indirimli oran uygulaması çerçevesinde %1 olması nedeniyle indirime konu edilemeyip yüklenilen fark verginin iadesinden kaynaklanmaktadır.
✔ 3065 sayılı Yasa’nın 29/2. maddesinde, indirimli orana tabi teslim ve hizmetlerin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen verginin muhtelif borçlara mahsuben iade edileceği, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin ise nakden iade edileceğinin düzenlendiği, bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere; indirimli oranda vergilendirilen mal teslimi ve hizmet ifası için yüklenilen verginin bir yıl içinde indirilememesi halinde indirilemeyen vergiden yıl içinde teslim ve hizmetlerin bünyesine giren kısmın iadesi gerektiği açık olup olayda bu haliyle, otomobil alımı esnasında genel oranda yüklenilen katma değer vergisi (%18) ile otomobilin satışı esnasında indirimli oranda hesaplanan katma değer vergisi (%1) arasında oluşan farkın iadeye konu edilmesinde yasal bir engel bulunmadığı, bilakis iadenin açık yasa hükmü gereği olduğu; gerçek durum ortaya konulmaksızın, binek otomobillerin işletme olarak kullanıldığından ve bu nedenle de verginin itfa edilmiş olduğunun kabulü gerektiği varsayımından hareketle dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır.
✔ Diğer yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin dördüncü fıkrasında; fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın, mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği hükmüne yer verilmiştir. Tecil faizi oranında faizin davalı idarece hesaplanıp davacıya iade edilmesi gerekmektedir.
İstemin Konusu : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem : Davacı şirketin, 2012 takvim yılında gerçekleştirdiği indirimli orana tabi teslimler nedeniyle doğan KDV iade alacağına ilişkin 2013 Kasım KDV Beyannamesi ile YMM KDV iadesi tasdik raporu kapsamında yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali ve 1.294.598,00 TL KDV iadesinin YMM raporunun vergi dairesine sunulduğu tarihi takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren tecil faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Davacının söz konusu araçları tüketici olarak aldığı ve kullandığı, aldığı otomobillerin alışı sırasındaki vergi oranlarının değişmediği, bir başka ifadeyle tüketiciye satıştaki oranın değişmediği, satışı sırasında getirilen oranın ise genel olarak vergi oranının indirilmesine yönelik olmayıp sadece zaten tüketim konusu olan aracın davacı ile aynı işi yapan mükelleflere satışı sırasında daha fazla vergi yükü altına girmesini önlemeye yönelik olduğu, dolayısıyla getirilen düzenlemenin genel olarak vergi oranı indirilen işlemler kategorisinde değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, zira aksi takdirde tüketim konusu araçların katma değer vergisinin baştan itibaren %1 oaranına tabi olması sonucu çıkacağı, kanununun böyle bir hususu düzenlemediğinin ve öngörmediğinin açık olduğu, bu durumda yüklenilen verginin ancak indirim yoluyla giderilebileceği ve iade konusu yapılamayacağı sonucuna varılmakla dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Temyiz Eden Davacının İddiaları : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Temyiz Eden Davalının İddiaları : Temyize tabi kararın bozulması gerektiği belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Davalı temyiz isteminin incelenmeksizin reddi, davacı temyiz talebinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
KARAR :
İNCELEME VE GEREKÇE:
Davacının Temyiz Talebi Yönünden;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş, 134. maddede de vergi incelemesinden amacın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak, tespit etmek ve sağlamak olduğu açıklanmıştır. Buna göre Türk Vergi Sistemi’nde genel kanaate ve varsayıma dayalı olarak vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Gerçek durumun ortaya çıkarılması amaçlanarak bu amaca yönelik incelemeler yapılıp, Vergi Usul Kanunu’nda usul ve esasları belirtilen tarh şekilleri uygulanarak gerçek veya gerçeğe en yakın biçimde matrahın belirlenmesi ve vergiyi doğuran olayın ortaya çıkarılması, vergilendirmede bununla ilgili somut kanıtların ortaya konulması zorunludur.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28. maddesinde; katma değer vergisi oranının, vergiye tabi her bir işlem için %10 olduğu, Bakanlar Kurulu’nun bu oranı, dört katına kadar artırmaya, % 1’e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkili olduğu düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu bu yetkisini 2002/4480 sayılı Karar ile kullanarak (I) sayılı listedeki mal ve hizmet teslimlerinde oranın %1 olduğunu belirlemiş, kullanılmış motorlu taşıtlar da anılan listede belirtilmiştir.
Anılan Yasa’nın 29. maddesinin 2. fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan halinde de, aynen, “Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28. madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmelerden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden iade edilir. Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; kurumsal müşterilere operasyonel araba kiralama ve ikinci el araba satış işleri ile iştigal ettiği ve şirketlerinin esas faaliyet konusu kapsamında satın almış olduğu ve 31/12/2007 tarihi itibariyle şirket aktifinde kayıtlı araçların 2012/Ocak-Aralık dönemleri itibariyle indirimli KDV oranına tabi teslimleri dolayısıyla yüklendiği ve indirim konusu edemediği 1.294.598,00 TL’nin 2013/Kasım dönemi KDV beyannamesi ile iadesinin talep edildiği, söz konusu talebin dava konusu işlem ile reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
3065 sayılı Yasa’nın indirilemeyecek katma değer vergisi başlıklı 30. maddesinin (b) işaretli bendinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisini indiremeyecekleri düzenlenmiş olmakla faaliyetleri otomobil kiralaması olan firmaların bu faaliyetleri kapsamındaki vergileri (kira faturaları üzerinden hesaplanan katma değer vergisini) indirebilecekleri, işletmelerine ait olup kiralanmayan veya çeşitli şekilde işletilmeyen, yani işletme bünyesinde kullanılan otomobillerin vergilerinin ise indirilemeyeceği düzenlendiğinden ihtilaf; ana faaliyet konusu kapsamında olan araç kiralama faaliyeti çerçevesinde, araç alımı esnasında ödenen katma değer vergisi oranının %18, kiralama süresi içinde hesaplanan ve tahsil edilen katma değer vergisi oranının %18, kira süresi sonunda araçların satışı esnasında hesaplanan ve tahsil edilen katma değer vergisi oranının ise indirimli oran uygulaması çerçevesinde %1 olması nedeniyle indirime konu edilemeyip yüklenilen fark verginin iadesinden kaynaklanmaktadır.
3065 sayılı Yasa’nın 29/2. maddesinde, indirimli orana tabi teslim ve hizmetlerin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen verginin muhtelif borçlara mahsuben iade edileceği, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin ise nakden iade edileceğinin düzenlendiği, bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere; indirimli oranda vergilendirilen mal teslimi ve hizmet ifası için yüklenilen verginin bir yıl içinde indirilememesi halinde indirilemeyen vergiden yıl içinde teslim ve hizmetlerin bünyesine giren kısmın iadesi gerektiği açık olup olayda bu haliyle, otomobil alımı esnasında genel oranda yüklenilen katma değer vergisi (%18) ile otomobilin satışı esnasında indirimli oranda hesaplanan katma değer vergisi (%1) arasında oluşan farkın iadeye konu edilmesinde yasal bir engel bulunmadığı, bilakis iadenin açık yasa hükmü gereği olduğu; gerçek durum ortaya konulmaksızın, binek otomobillerin işletme olarak kullanıldığından ve bu nedenle de verginin itfa edilmiş olduğunun kabulü gerektiği varsayımından hareketle dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin dördüncü fıkrasında; fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın, mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği hükmüne yer verilmiştir. Tecil faizi oranında faizin davalı idarece hesaplanıp davacıya iade edilmesi gerekmektedir.
Davalı İdarenin Temyiz Talebi Yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinde; Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin Kanunda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlarının, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi temyiz edilebileceği kurala bağlanmıştır.
Yargılama hukuku kurallarına göre, kanun yoluna başvuranın, aleyhine kanun yoluna başvurduğu kararın bozulmasını talep etmesinde korunması gereken hukuki menfaatinin bulunması zorunludur.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin, 2012 yılında gerçekleştirdiği indirimli orana tabi teslimler nedeniyle doğan katma değer vergisi iade alacağına ilişkin 2013/11 katma değer vergisi beyannamesi ile YMM KDV iadesi tasdik raporu kapsamında yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davanın, … Vergi Mahkemesi’nin… tarih ve E:…, K:… Sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun… Bölge İdare Mahkemesi… Vergi Dava Dairesi’nin… tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla; davalı idarenin lehine olan kararın bozulmasında hukuki menfaati bulunmadığından davalı temyiz isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne, … Bölge İdare Mahkemesi… Vergi Dava Dairesinin… tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. / Palmiye Yazılım
kaynak: Palmiye Yazılım